10 Temmuz 2016 Pazar

Sakız Adası (Chios)


Sakız Damlalarının Anavatanı


Yunan adaları genel adıyla hep malumumuzda.
Mikanos'un güzel beyaz evlerini ya bizzat ya kartpostallarda gördük, Santorini'nin bol alkış alan renkli gece hayatını biliyoruz ancak ben bir diğerini anlatmak isterim. Biraz saklı kalmış bir hazine, Sakız Adası...

Bu yaz ya da  bir yaz Çeşme'ye gelmişken ya da geçerken karşı komşusunun kapısını çalmaya ne dersiniz?


Gidiş en kolayından, ada Çeşme'nin tam karşısında, ufuktaki manzara. Çeşme limanından feribot ile 45 dakikada adaya varıyorsunuz. Yazın her gün gidiş var. Vizesi, kapıda vize uygulaması ile 15 günlük veriliyor. Vize belgeleri için de aile geçmişinizi, banka hesaplarınızı ortalara dökmeye gerek yok. Fotoğraf, vize formu, feribot-otel rezervasyonu ve ücret yeterli. En geç seyahatten 4 gün önce hazırlanıp teslim edilmeli. İki acente var, Sunrise (Yunan) ve Ertürk (tabi Türk)

Ada'da konaklama, yemek, içmek, beach club'lar euro kuruna rağmen görece çok daha uygun, ayrıca bunun yanında hizmet kalitesi yüksek.







 Ulaşım sınırlı, araç kiralamanızı tavsiye ederim. Rıhtıma yakın bir Rent A Car var.
Rastladığımız iki benzin istasyonu oldu, dolayısıyla deponun bitmesini beklemeden doldurmak gereksiz maceraları önleyecektir.

Sakız adası gördüğüm en virajlı, yokuşlu ve uçurumlu yollara sahipti. Tabelalar iyi ama güvenilir bir şoför ve navigasyon işleri çok kolaylaştıracaktır.
Yollarda, özellikle uçurumlu virajlarda minyatür şapeller vardı. Dua etmek için ilginç bir yer diye düşünürken, o virajlarda kaza geçirip hayatını kaybetmişler anısına konulduğunu öğrendik. Sakız Adası'na ufak mescitler bırakmamak için çok dikkatli araç kullanmak, özellikle henüz adayı tanımazken gece yol almamak gerekiyor.




Ada Yunanistan'ın beşinci büyük adası. Yaklaşık 55000 nüfuslu. Chios'un diğer adı, Hora'ymış. Chios'u Yunan mitolojisinden Girit Kralı Olinopionos'un kızı Chioni'den aldığı söyleniyor. Homeros'un Sakız Adası doğumlu olduğuna rivayet ediliyor.

Adanın 66 köyü var, hepsini gezmek dile kolay. Köyler korsanlardan korunmak için kale şeklinde inşa edilmiş. Pirgi'de göreceğimiz şekilde evlerin süslemeleri meşhur.

Tarihi

Adanın kuzeyi Agios Galas bölgesi ve güneyi Emporios bölgesinde yapılan kazılar sonucu, adada yaşamın MÖ 6000'den beri var olduğu keşfedilmiş.
Atina-Sparta savaşı sırasında bağımsız kalabilmek için bazen Atina bazen de Sparta ile iş birliği yapmışlar.
Büyük İskender'in işgal ettiği dönemde ada, Helenistik etki altına girmiş. M.Ö. 2.yüzyıl'dan itibaren de Roma İmparatorluğu müttefiki olmuş ta ki 9. yüzyılda Bizans hakimiyetine girene dek.

Adada bulunan çoğu kale ve kale içi köyler bu dönemde Arap akınlarına karşı inşa edilmiş. Nea Moni Manastırı gibi en önemli eserler Bizans döneminde 11. yüzyılda yapılmış.

Sıra Cenevizlilere gelmiş. Yunan adalarının ticaretleri için önemini görüp, Bizans'ın adayı Türk korsanlara karşı koruyamadığını bahane ederek 13.yüzyıl ortalarında adayı işgal etmişler.

Osmanlı sahneye çıkmış, 1566'da Rodos ve Malta sonrası fetihlerine Sakız Adası'nı da katmış.  Burada bir fark geliyor; Sakız halkına sakız ve ipek böceği üreticiliği nedeniyle büyük imtiyazlar tanınmış. 1850'lerde denizciliğin artması ve Avrupa'ya hammadde taşınması ile  ciddi ekonomik kazançlar elde etmişler.
Ada, 1912'de Yunanistan'a verilmiş. 1913-1922'de de Anadolu'dan savaş dönemi mülteci akını almış. Günümüzün yerleşiklerinin çoğu bu göçmenler.   


Damla Sakızı

Türk mutfağında lokumların ve muhallebilerin vazgeçilmezi damla sakızının anavatanı Chios. Toprağı ve iklimi, sakız ağacını verimli kılıyor.
Dünyaya ve en büyük müşterisi Osmanlı İmparatorluğu'na tanıtılması 13. yüzyılda gezginler ile oluyor. Osmanlı, sakız satışını tekelinde tutunca, ada zenginleşiyor.
Sakız adası tekrar bağımsızlığını kazanınca kapitalizmin ilk adımlarını duyuyoruz. Tüccarlar türüyor. Üreticiden düşük fiyata alıp, fahiş fiyata yabancı tüccarlar satmaya başlıyorlar. Üreticiler ancak 1983'te lobiyi kırıp, Damla Sakızı Üreticileri Birliği'ni (Enosi Mastihoparagogon) kuruyorlar.

Mevcut durumda, adada hasat edilen tüm sakızlar birliğe verilip ortak elden satılıyor. Haksız rekabetin ve tefeciliğin önüne geçiliyor. Darısı bizim üreticilerimizin başına...

Damla sakızı tüm dünyada sadece adada en verimli şekilde yetişiyor. Adanın orta kısmından güneye sakız ağacı bahçeleri uzanıyor.
Bizlere de sıcak öğle güneşi altında buharlaşan enfes sakız aromalarını koklamak için yollarda ufak molalar vermek düşüyor.

Sakız Ağacı (Skinos)

Meşhur sakız ağacımız aslında özünde bodur maki bir çalı bitkisiymiş. Ağaç boyuna varması için en az 100-150 yıl gerekiyormuş. Bu sebeple gördüklerime saygı duruşunda bulundum.
Özel bir budama tekniği ile biraz uzatılabiliyorlar. Buna rağmen boyları 2-2,5 metreyi geçmiyor.

Sakız eldesi zahmetli bir iş;

Uzaktan bakınca ağaçların altının beyaz bir boyamsı madde ile kaplı olduğunu göreceksiniz. Sebebi, damla sakızı toprağın üzerine damlarsa toprak onu yutacak olmasıdır. Sakız, ağaçtan akarken hala görece viskoz bir sıvı formunda. Son derece yapışkan, siz siz olun rehberinizi dinleyin ve berrak ve sıvıyken, henüz ağaçtan damlarken dokunmayın. Parmağınızdan çıkartmak için hiçbir yöntem sökmüyor.

Yalnız sakız ağaçtan bildiğimiz meyve gibi çıkmıyor, ağacımız kendi halinde iken pek cömert değil. Sakız üretimi aslında ağacın kendini savunma mekanizması. Şöyle yapılıyor; sakız ustaları ağacın gövdesine ve büyük dallarına 1,5 cm boyunda ve 0,5 cm derinliğinde ince çizikler atarlar. Bunun adı "nakışlama (kendima)" Ağaç buna karşı öz sıvısını, reçinesini dışarı verir.
İlk çıktığında oldukça berrak neredeyse akışkan bir sıvı formunda. Ağaçtan süzülerek damlıyor ve hava ile temas ederek katılaşmaya başlıyor. Düştükleri beyaz toprak ise önceden serilmiş olan killi toprak.
Nakışlama , Temmuz sonu başlar ve Ağustos ortası ilk hasat alınır. Bahar yağmurları başlamadan sakızlar toplanmalıdır. Yerdeki damlalar "timitiri" denilen bir aletle toplanır, tahta kutular içinde evlerin en serin köşelerinde saklanırmış. Yerden toplanan sakızlar boylarına göre ayrıştırılması için elekten geçirilirmiş (tartarisma). Sonrasında sabunlu su ile yıkanıp kurutulup tek tek elde temizlenirmiş. Kalın, ince ve toz olarak gruplanıp sakız birliğine teslim edilirmiş.
Günümüzde makineye dönmüş ancak bu sefer de makine ile toplanan sakızdan safsızlıkları ayıklamak gerekiyormuş. Sağlıklı bir ağaçtan  iki veya üç tur sakız alınabiliyormuş.

Ağacından kristal berraklığı ve mis kokusuyla en taze sakız

Sakız Ağacı hasatı bekliyor

Nakışlanan Sakız Ağacı


Damlayan Sakız


Killi toprağa dökülen sakız taneleri

Gezilecek Yerler

Sakız Adası Kalesi

Hemen merkezde, feribot yoluna yakın tarafta girişi var. Bizans dönemi idari merkeziymiş. Dokuz kulesi ve çevresinde hendeği var. Orta alanında kafeler ve restoranlar var, soluklanmak için ideal. İçindeki Osmanlı komutanlarının mezarlarını göreceksiniz.



Nea Moni Manastırı

Ada merkezinden 12 km uzakta, adanın ortalarında ve yukarıda. Yolu yokuş, virajlı ve tehlikeli. Kendini ancak gün batımındaki kızıla çalan manzarası ile affettiriyor.
Dile kolay, 1042 yılında üç rahip yönetiminde inşa edilmiş. Bine yakın rahip konaklamış. İçinde İstanbullu ustalar tarafından yapılmış mozaikler bulunuyor. Tabi Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi'nde olduğunu da ekleyelim.


Nea Moni

Nea Moni




 1822 katliamı diye adlandırılan Osmanlı baskınında manastıra sığınan 3500 kişinin çoğunun öldürüldüğünden bahsediliyor. Bazılarının anısını bu şekilde saklıyorlarmış.

MESTA - OLYMPI - PYRGI YOLU

Güney doğu Emporios yolundan geliyorsanız yolunuza sırası sırası ile Mesta - Pirgi ve Olimpos köyleri çıkacaktır. Öncesinde oldukça sakin ve huzurlu, çanak çömlek işçiliği ile meşhur Armolia'ya da uğrayabilirsiniz. Yolunuzun üzerinde olacak. Mesta'ya özel bir sakız turu için ona özel bir gün daha ayırabilirsiniz.

Armolia

Evet burada zaman gerçekten yavaş akıyor. Yöre halkı hoş sohbet, onların Türkiye dostluğu hikayelerini dinleyerek kendinize bir kahve ısmarlayabilirsiniz.  Hediyelik eşya dükkanından el yapımı, özel boyamalı seramiklerden alabiliriniz. Tabi sakız olmazsa olmaz. Likörü, reçeli, sabunu gibi çeşitli sakızlı seçenekleriniz burada ve her yerde mevcut olacak.



Mis yaseminler

Gün batımı duvarları sarıya çalıyor


Pirgi (Pyrgi)

Adanın güneyindeki en büyük ve görülesi köylerden biri de Pirgi'dir.
Evleri iki-üç katlı yapılmış. Dışları köyün duvarı oluyor ve kale gibi köyü koruyan bir duvar oluşturuyor. Sadece köyün içine bakan taraflarda kapı ve pencereler var.

Köyün tüm evlerinde Sakız'a özgü bir süsleme görülüyor. Adaya Cenevizliler döneminde getirilen bu süsleme tipine ksiste (çizik) deniliyor. Dışarıdan boyama değiller, oldukça emek yoğun bir işçiliği var. Binalar önce iyi bir kaplama ile giydirilir, sonra siyah kum geçirilir ve henüz yumuşakken kazıyarak geometrik şekilleri verilirmiş. Adeta açık hava müzesi. Bambaşka bir dünyaya giriş yapıyorsunuz.
Aracınızı köyün dışına bırakıp yürüyerek turlayabilirsiniz. Agion Apostolon Kilisesi'ne de uğrayın.
Ksista
Pirgi Sokakları


Pirgi Evleri



Holy Apostles
Holy Apostles


Keyifli bir balkon

Keyifli bir kedi


OLYMPI

Sıradaki köyümüz Olympi, Pirgi ile Mesta arasında.
14. yüzyıldan kalma bir orta çağ köyü, yine Pirgi gibi kale mantığı ile yapılmış.
Köyün köşelerinde küçük kuleler var. Merkezde ise 20 metre yükskliğinde bir ana kule var.
Her sene Apukurya bayramında Osmanlı'dan kalma "Ağa" geleneği kutlanırmış. Osmanlı dönemi vergi toplayan ağaların parodisi yapılıyormuş. Olimpi de sakız üretimi ile öne çıkan köylerden biri.



 


Olimpi'de yemek için Ametistos'u tavsiye ederim. Deniz mahsülleri ve tatlılarını deneyin derim.
                                              
Mastello peyniri adada meşhur. Bizim hellimi andırıyor. Olimbusiko şarabıyla iyi gidiyor.

Olimpi sokakları



Mesta

Artık bu güzergahın son durağı olan Mesta'ya varıyoruz. En büyük damla sakızı üreticisi köylerden biri.
Köyün ilginç bir özelliği var; köye giriş çıkış sadece bir kapıdan yapılıyor. Bunun adı da "Kaptan Kapısı" Bu kapı döneminde, sabah açılıp akşam kapatılıyormuş. Sakız adasında köy hayatlarını ve inşaat tekniklerini şekillendirenin temelinde istilacı korsanların korkusu olduğunu görüyorsunuz.

Mesta'yı ve sakız üretimini daha yakından tanımak için günübirlik tur ayarlayabilirsiniz. Önceden rezervasyon yapmakta fayda var. Sat 17:00'de Mesta meydanında toplanarak başlıyor.
Turun adı Masticulture. Bizi bilgili ve eğlenceli rehberimiz Vasillis gezdirdi.

Önce Mesta'yı, tarihini Vasillis'ten dinleyerek geziyorsunuz. Sonra  köyün dışındaki tarlalardan geçerek, sakız ağacı bahçelerine yürüyorsunuz. Burada uygulamalı olarak sakız nasıl üretilir, sakız üreticiliğinin tarihini ve mevcut durumunu dinleyerek öğreniyorsunuz.
Ağacın altını killemek, özel bıçağı ile meşhur ufak çiziklerini atmak, damlayan sakızı birinci elden görmek koklamak, hatta tavsiye edilmemekle beraber benim gibi fazla meraklılar için parmaklayıp yarım saat parmağından çıkartamamak turun parçası.
En sonunda ödülünüz, size özel kurulmuş bol şaraplı, peynirli bir sofra ile sakız ağaçlarının altında gün batımını taçlandırmak oluyor.

Kaptan Kapısı









 Kampos

Sırada en keyifli duraklardan biri var.
Chios Town'dan Karfas plajına doğru yol alırken arada Kampos'a uğrayabilirsiniz. Kampos düz bir ova. Sakız'ın dağlık yollarına nispet sizi şaşırtıyor.
Cenevizlilierden kalma büyük ve görkemli konakları ve narenciye bahçeleri ile meşhur.
Turunçgil bahçelerini toz, rüzgar ve dondan korumak için yöresel taşları timianusikiden yüksek duvarlarla çevrelemişler.
Büyük konakların en tanınmışları Argentiko, Mavrokordatiko ve gezip görebileceğiniz bir turunçgil müzesi olan Citrus Estate.
Ada'da sakız ve sakızlı yiyeceklerin hakimiyeti burada biraz limonlu ve turunçgilli şeylere kaymış.
Serinlemek için mükemmel bir fırsat.
Citrus'un reçelleri meşhur. Portakal, limon, lime ve envai çeşit turunçgil dolu bahçesini dolaşırken, inceden gelen taze yapılan reçel kokuları sizi mest edecek.
Hemen içindeki dükkanlarından bu reçelleri, badem ezmeleri ve lokumlarını tadabilir ve alabilirsiniz.

Citrus


Güzel limonları ile yapılmış badem ezmesini deneyin

Citrus'un bahçeleri



Konakların bahçelerinde "magganos" denen büyük su kuyuları bulunurmuş. Kuyuların yanında da "sterna" denilen havuzları olurmuş. Bu suyla turunçgil bahçeleri sulanırmış.


Avgonima'da Gün Batımı

Ada'nın en iyi manzarası için, batısına doğru yol alıyoruz. Merkezden yola çıkınca Karies köyünü geçtikten sonra dik ve dolambaçlı yolu alınca Provatas dağına ulaşıyoruz. Dağı geçip batı tarafına inince karşımıza Avgonima köyü çıkıyor.

Taşten bir kale köy burası. Gün batımını To Asteri restoranında yemek ve şarap eşliğinde izleyebilirsiniz.




Asterix


PLAJLAR

Ada'nın güzel plajlarından bahsetmeden geçmek olmaz.
Güney doğu tarafı su daha ılık, plajları daha çok rağbet görüyor. Beach clup hizmetli turistik plajları olmasına rağmen, koyların çoğu turizm şirketleri ve oteller tarafından işgal edilmemiş.
Çoğu bakir, temiz, rahat ve kafa dinlemek için birebir.


Mavra Volia

Ada'nın en ilginç plajı. Siyah volkanik taşlardan oluşuyor. Taşlar, spa masajlarında kullanılan taşlardan. Alıp götürmek kesinlikle yasaklı. Bulurlarsa cezası var.
Emporios'a yakın, yürüme mesafesinde. Plajda kafe, market, şezlong hizmeti yok. Tedarikli gidilmeli.



Komi

Emporios'a yakın. Araba ile 10 dakika mesafede. Kumlu güzel bir sahili var. Şezlong hizmeti ve restoranlar mevcut. Şezlonglar ücretsiz.
Karavela Psarotaverna'da yemek yiyebilirsiniz.


Gün batımında deniz ve ufkun birleştiği anlar

Karfas

Merkeze yakın, en büyük ve turistik plajları. Kumlu zemin. Servis ve market var. Şezlong hizmeti için para alınmıyor ama bir şeyler ısmarlamanız bekleniyor. Fiyatlar her yerde olduğu gibi uygun.

Vroulidia

Ada'nın güneyinde kalıyor. Küçük ve güzel bir plaj. Beach bar yok. Park yerinde market var.
Dikkat! Plaja inen 50 basamak var. İniş değil ama çıkış iyi düşünülmeli.

Paralia Ton Glaron (Martı Sahili)

Gençlerin gözdesi, küçük ve güzel. Beach bar ve şezlong mevcut.


RESTORANLAR

Sakız Adası seyahatinin hem göze hem gönüle hem cebe ve en önemlisi damak zevkine bire bir olduğunu söyleyebiliriz.
Tazecik deniz mahsulü rutininiz, jumbo karides boyu normaliniz oluyor. Tüm bu ziyafete ödediğiniz de alternatifleri ile kıyaslanınca bedavaya yakın kalıyor.
Ada'da her yerde yiyebileceğiniz sakızlı dondurma, muhallebi, kahve, Chios birası akla ilk gelenlerden.

Sakız Adası'nın bu hali ile kalması dileğiyle bir kaç restoran tavsiyesinde bulunacağım;

To Asteri (Avgonima)

Ev yapımı makarna, şarap, patlıcan yemekleri, damla sakızlı tatlılar, ev yapımı reçel (ben bulamadım ama gül reçeli tavsiye ediliyor) ve bal

Maria's Garden  (Emporios)

Akşam yemeklerimin çoğu burada geçti. Nefis karides ızgara, ahtapot, sardalya. Tatlı olarak "galaktoboureko"yu deneyebilirsiniz. Bizim laz böreğine çok benziyor.

Beyaz şarapları güzel


Kanellos Loukoumades (Kri Kri, Mesta)

Mesta turunuzu yaparken sakızlı dondurma, Lokma ve incir likör deneyebilirsiniz.

Stou Giorgou (G.Papandreu 1, Evreti, Chios Town)

Rezervasyon gerekli. Turistik değil, daha çok halkın bildiği bir restoran. Tepenin üzerinde, Türkiye manzarası eşliğinde akşam yemeğinizi yiyebilirsiniz.

Ahni & Kanela (Chios Town)

Böreği ve lokması (loukumades) meşhur. Türk kahvesi (ellinikos) kum ocağında pişiriliyor.
Çok doyurucu.



Son olarak dönmeden, Chios Town'daki MastihaShop'tan türlü sakız ürünleri alabilirsiniz. Sakız yağı ile yapılan ürünler, antibakteriyel özellikleri ile cilt ve saç dostu. Sakız yağı distilasyonu yan ürünü sakız toniği mide rahatsızlıklarına iyi geliyormuş. MastihaShop'ta sakız birliğinden gelmiş en kaliteli sakızları bulabilirsiniz.
Ayrıca, yine Chios Town'da Maris Natural Remedies eczanesine uğramanızı da tavsiye ederim. Butik eczacı, el yapımı sağlık destek ürünleri, cilt kremleri, sabunlar ve güneş kremleri gibi geniş bir seriyi kendisi üretiyor.

Benim turum burada bitti ama Sakız Adası bitmedi!

Sizlere keyifli ve bol eğlenceli seyahatler dilerim.

Yeni rotalarda görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder